24 Kasım 2012

MARTYRS (2008)


                                                                        MARTYRS (2008)

    İnsanoğlunu korkutmak hiçte zor değildir.ne kadar kolay gülebiliyorsak minimum atmosfer ve altyapıyla kolayca -ben korkmam diyenler için- tırsabiliyoruz. Günümüz sinema teknolojisiyle bu atmosfer ve altyapınında yeterince ucuz ve kaliteli olduğunu düşünürsek her yıl çekilen yüzlerce korku filmini bir diğerinden daha iyi yapan sadece ne kadar korkuttuğu mudur acaba? Beni ise asıl korkutan film değildir. Her izleyişimde ilk yarısını bitirdikten sonra "umarım sonunu bağlayabilirler" diye korkmaya başlarım. Çünkü kulağınıza gelecek kadar bütçesi olan çoğu korku filminin ilk yarısı benzer kalitededir, heyecanlandırır, tırstırır, gerer. Kısacası güzeldir yani amacına ulaşmıştır aslında. Filmin kalitesi ise ikinci yarısında ortaya çıkar. Çünkü artık filmin konusuna karakterlere hakimizdir, sadece sonunu merak etmeye başlarız ve malesef genelde filmin sonu saçma sapan, bir yere bağlanmadan bir anda bitiverir ve boş bir sinemada yanınızda kız arkadaşınız yoksa "iki saatimi heba ettim" demeye başlarsınız. Bu blog da iki saatinizi boşa harcamayacağınız filmler vadettiği için bu uzun girişle beraber size Martyrs'den bahsetmeye başlayabilirim.
    Filmimiz 2008 Fransa/Canada ortak yapımı bir film. Yönetmen ya da oyunculardan ne gördüğünüz ne duyduğunuz biri var. Ama bu Fransızların çaktırmadan götüm götüm geliştirdikleri korku endüstrilerinin başarısının çok güzide bir örneği.

    Bir işkence odasından kaçmayı başarmış küçük Lucie'nin tek ve en yakın arkadaşı yaşadığı yetimhanedeki oda arkadaşı Anna'dır. İki kız birbirlerini çok iyi anlamakta ve Anna Lucie'nin yaşadığı korkunç tecrübenin travmasını atlatabilmesi için yaşının üstünde bir olgunlukla yardım etmektedir. Beraber geçirdikleri 15 yılın ardından, hayatını mahveden işkencecilerini bir şekilde bulan Lucie'nin intikamını en acımasız biçimde almaya da karar vermişlerdir. Filmin genel konusu bu değil, bu filmin açılış konusu demek en doğrusu aslında. Daha fazlasınıda söylemeye hiç gerek yok bence ama üstüne basarak söylemek istiyorum BU BİR İNTİKAM FİLMİ DEĞİL. İç içe geçmiş konuları takip ettikçe "bok vardı intikam alcak daha mı iyi oldu şimdi lan?" gibisinden cümleler sarfetmeye başlayabilirsiniz.
    İlk paragrafta bahsettiğim gibi yazmak için bu korku filmini seçmiş olmamın sebebi son 45 dakikasıdır. Filmin ikinci yarısında gerilmeye devam ederken "neden" sorusunu da soracaksınız ki zaten bu soruyu düzgün cevaplayabilen korku filmleri bir adım öne çıkıyor. İşkence temelli korku filmlerinde işkencenin yapılış sebebi her zaman salt manyaklıktır. Martyrs bunun biraz daha ötesinde kendi içinde nispeten mantıklı bir sebebe dayandırarak "sonunu iyi bağlamışlar" dedirtiyor.
    Martyrs'i korku, işkence,işkence sonrası psikoloji, inceden dram gibi etiketleyebiliriz. Ama ben bu filmi "salt vahşet"  olgusundan biraz uzakta tutmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Filmin gerçekten rahatsız edici olduğuda bir gerçek seçimizde bunu da göz önünde bulundurun lütfen.

Hangi filme benziyor:
Fransız korku filmi: À l'intérieur, Ils, Haute tension
İşkence teması: Hostel

Hangi modda izlenir:
kan görmekten çekinmeyen bi grupla elbette karanlıkta her türlü gider bu bu film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder